2.5 yaşından itibaren başladığı spor hayatını bugünlere kadar getiren ve Türk ve dünya  milletinin gururu olarak andığımız  19 yaşındaki Aerobik Cimnastik Milli Takım ve Red Bull sporcusu Ayşe Begüm Onbaşı Europe World Spor’a konuştu.  Genç sporcu 8 hafta sonra gerçekleşecek olan Avrupa Şampiyonası için  hazırlıklarını sürdürüyor.

Adının birçok başarı ile anıldığını biliyoruz. Bir de yakından tanımak isteriz kendiden bahseder misin?

Ben Ayşe Begüm Onbaşı. 9 Aralık 2001 tarihinde Manisa’nın Akhisar ilçesinde doğdum. Aerobik Cimnastik Milli Takım ve Red Bull sporcusuyum. 19 yaşındayım ve 2.5 yaşımdan beri sporun içerisindeyim. Şu anda +18 Senior yaş kategorisinde antrenörüm Mehmet Ali Ekin ile birlikte yarışma hazırlıklarına devam ediyoruz. Aynı zamanda eğitim hayatıma da devam ediyorum, İstanbul Gelişim Üniversitesi BESYO 2. sınıf öğrencisiyim.

Cimnastik ile yolculuğun nasıl başladı? Seni bu spora yönlendiren kimdi?

2.5 yaşındayken ailemin yönlendirmesi ile Akhisar Belediyesi’nin düzenlemiş olduğu Bale kursunda spor hayatıma ilk adımımı attım. İki sene bale yaptıktan sonra antrenörüm Maria Urdampilleta’nın yeteneğimi keşfetmesi ile birlikte, beni cimnastiğe yönlendirdi. Bu süreç içerisinde 2 dönem yüzme kursuna da gittim. Daha sonra Akhisar Belediyesi’nin düzenlemiş olduğu artistik cimnastik kursuna başladım, bir sene boyunca yarışmalara hazırlandıktan sonra Manisa’da düzenlenen il müsabakalarına katıldım. Yarışmaya katılan aerobik cimnastik antrenörü ile tanışmamız üzerine “aerobik cimnastik” branşına geçmiş oldum. 2010 yılından beri yarışmalara katılıyorum ve 2013 yılından beri Milli Takım formasını taşıma onurunu üstlendim.

Cimnastik sporunu tanımlamanı istesem ne dersin?

Cimnastik her şeyden önce temel bir branş olması yönüyle çocukların küçük yaşlardan itibaren başlayabileceği, temel koordinatif yetileri ile mental becerilerini geliştirebileceği bir spor dalı. Dolayısıyla profesyonel olarak yapılmasa dahi diğer spor branşlarına hazırlar nitelikte bir spor. Bununla birlikte profesyonel anlamda yapıldığında; disiplin, özveri ve çok çalışma gerektiriyor.

Tabiri caizse ‘’çok nankör bir branş’’. Bir gün antrenman yapmadığımızda bizi birkaç gün geriye götürüyor. Bu noktada çocuklarda herhangi bir bıkkınlık oluşmaması adına da ailelerin ve çevrenin desteği önemli hale geliyor. Şunu da belirtmek isterim ki sadece yetenek veya sadece çalışma ile başarıya ulaşılamayacağı gibi; eğer ki yaptığımız işi seviyorsak dünya çapında başarılar elde etmek kaçınılmaz olur.

Bakü’de düzenlenen Dünya Şampiyonasında altın madalya kazandın. Bunu alacağını hep ifade ediyordun zaten.  Başarılarına bir yenisini eklemek nasıl bir his senin için?

Yoğun bir antrenman tempomuz vardı. 8-9 saat antrenman yaptığımız bir süreçten geçtik. Bu süreçte ben 8 kilo verdim yarışma için. 3 kategoride yarışıyorum tekler, çiftler ve triolar. Yanımda partnerlerimde oluyor. Bizim için hem zor hem de ilerlemekten zevk aldığımız bir süreçti.

Başarıya ulaştığımız ve emeklerimizin karşılığını aldığımız için mutluyuz. Orada bulunmak Azeri kardeşlerimiz ile yarışmaya katılmak bizim için bir avantajdı. Kendi evimizdeymişiz gibi yarıştık. Bizim için güzel bir süreçti mutluyuz.

Sosyal Medyadan da destekçilerinin çok olması ile birlikte olumsuz yaklaşımlarda oluyor. Ne düşünüyorsun bu konu hakkında?

Sosyal medya yaşadığımız dönem gereği hayatımızın bir parçası niteliğinde. Elimden geldiğince yaptığım sporu ve hayatımdan kesitleri takipçilerim ile paylaşmaya çalışıyorum. Sosyal medyamı da içten ve samimi kullanmaya çalışıyorum. Takipçilerimin yorumlarını okuyor ve attıkları yorumlara, mesajlara cevap vermeye çalışıyorum. Genellikle olumsuz yorum almıyorum. Fakat eğer içi dolu bir eleştiri okursam; bunu dikkate alıp, sonraki paylaşımlarımı ona göre düzenliyorum.

Türk Milletini gururlandıran isimlerden birisin.Hayatını şekillendiren ve her olumsuz duruma karşı seni ayakta dimdik tutan  şey nedir? Örnek aldığın birileri var mı?

Kendi hayatımı şekillendirirken örnek aldığım iki kişi var. İlki sporcu kariyerimde önemli adımlar atmamı sağlayan Dora Hegyi. Kendisi Macaristan asıllı eski bir aerobik cimnastikçi. Sporculuk döneminden beri konuştuğum hem kariyerini, hem de kişiliğini örnek aldığım bir kişi.

Şu anda aktif olarak FIG (Uluslararası Jimnastik Federasyonu)’de Sporcu Temsilciliği görevini üstleniyor. İkincisi ise annem. Hayatında yaptıkları, idealleri ve bir anne olarak bana göstermiş olduğu şefkat ile hayatıma yön vermemde etken bir insan.

Sıradan bir hayatın özlemini çekiyor musun?

Bazen gerçekten ailem ve arkadaşlarım ile daha çok vakit geçirmek istediğim zamanlar oluyor. Ama buna rağmen hayatın bunaltıcı anlarında beni rahatlatan tek şey jimnastik yapmak oluyor; hemen kendimi spor salonuna atıyorum. Aslında bakmak gerekirse kendimi bildiğimden beri spor salonlarında vakit geçirdiğim için kendi sıradan hayatımın içerisinde jimnastik yapmak ve spor salonunda mesai harcamak var.  

Genç sporcularımıza tavsiyelerin nelerdir?

Uzun bir süredir bu dünya şampiyonluğunu almak için antrenmanlarımıza devam ediyoruz. Haftanın 6 günü 8-9 saat antrenman yaptığımız süreçlerden geçtiğimizi göz önünde bulundurursak, aslında hiç de kolay olmadı bu başarıya ulaşmak. Bir Türk kadını olarak; büyükler kategorisinde ilk defa dünya şampiyonasına katılıp altın madalyaya ulaşmak gerçekten büyük bir başarı.

Altın madalya ne kadar benim boynumda dursa da arkamda beni destekleyen kocaman bir ekip var. Takım arkadaşlarım, ailem, sponsorlarım, bakanlık, federasyon… Bu anlamda verilen desteklerin önemi de ortaya çıkıyor. Her branş için konuşmak gerekirse, yaptığımız işi sevmek ve başarılı olma uğruna özverili bir şekilde çok çalışmak; karşımıza çıkan engelleri cesaret ile göğüsleyip planlı programlı hareket etmek verebileceğim tavsiyeler arasında.

Cimnastikte hedefin neler? Kendini nerede görmek istiyorsun?

Türk Milli takımı olarak jimnastiğin her branşında başarı kazanmaya devam ediyoruz. 2016’da Güney Kore’de düzenlenen Dünya Şampiyonası’nda kazanmış olduğum altın madalya ile hem cimnastik hem de aerobik cimnastik Türkiye’de duyulmaya başlandı. Bununla birlikte Gençlik Spor Bakanlığımızın ve federasyonumuzun yürüttüğü çalışmalar, antrenörlerimizin ve sporcuların özverili çalışmaları ve ailelerin bilinçlenmesi ile başarılarımız arttı. Başarılarımızın artması bu anlamda doğru işler yaptığımızın göstergesi diye düşünüyorum.

Türk Milli Takımımızın dünyadaki yeri gün geçtikçe daha da yükseliyor ve bu durumu gördükçe emeklerimizin karşılığını aldığımız için çok mutlu oluyoruz. Gelecekte umuyorum ki Türk Cimnastiği ve Türk sporunun yeri daha da yükseklere çıksın; her branşta madalyalar kazanıp, İstiklal Marşımız daha da fazla okunsun. Bu hedefe ulaşmak için ben de gerek sporcu, gerek antrenör, gerekse bilim insanı olarak Türk sporuna faydalı bir genç olmak için hem eğitim hayatıma hem de sporculuk kariyerime devam ediyorum.

GÜCÜNÜ SPORCUDAN ALAN MEDYA EUROPE WORLD SPOR TR

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz