Türkiye ve Balkan Şampiyonluğu’na sahip Milli Atlet Yaren Açar; Atletizm sporunu, başarılarını ve spor yaşamını Europe World Spor’a anlattı.
Bizler başarılarını biliyoruz biraz da Europe World Spor okuyucuları seni tanısın istiyorum. Neler söylemek istersin? Yaren Açar kimdir?
1997 yılında İstanbul’da doğmuş büyümüş biri olarak 15 senedir Atletizm sporuyla uğraşıyorum. Küçüklüğümden beri bu sporun içinde bulunmaktayım. Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Beden Eğitimi Öğretmenliği ve Atletizm Antrenörlüğü mezunuyum. Şuan da pilates ve fitness eğitmenliği yapıyorum. Bir yandan da atletizm antrenmanlarıma devam ediyorum.
Atletizm ile nasıl tanıştın? Nasıl başladı bu süreç?
İlkokul 4’ncü sınıftayken bir okulun seçmesinde bir yarışma zorunlu tutulmuştu. Zorunlu olduğu için katıldım ve o yarışmada 1’nci oldum. 1’nci olmam ile birlikte spor hayatım başlamış oldu.
Atletizm nasıl bir spor?
Atletizm tüm branşların anasıdır diyebilirim. Antrenman boyunca hem koordinasyon hem de nefes gelişimini sağlıyor. Atletizm çok zor branş, çok emek istiyor. Emek vermeden hiçbir spor olmaz tabii ama atletizm daha farklı. Çünkü hiç kapalı alanımız yok. Yaz, kış, sıcakta antrenmanları hep açık alanda yapmak gerekiyor. Eğer psikolog, beslenme gibi tüm ihtiyaçları bir kulüp sağlayamıyorsa ferdi bir branş olduğu için her şeyi kendimiz oluşturmamız gerekiyor. Türkiye’de bu konuda bir eksik var. Kulüpler böyle bir destek sağlayamıyor diyebilirim. Diğer takım branşlarında terapisti, masörü her şeyi oluyor. Bizde kesinlikle böyle bir imkan bulunmamakta. Kendimiz mücadele ediyoruz.
Atletizm için teknik ve güç beraber diyebilir miyiz?
Kesinlikle. İlk önce teknik diyebilirim. Alt yapıdan yetiştirilmemiz gerektiğini söyleriz. Gücünle gitsen de teknik çok önemli. Teknik ne zaman daha iyi olursa salisemizi dahi etkiler. Yıllarımızı bir saliseye veriyoruz diyebilirim. Yetenek de işin içine çok giriyor. Hep alt yapı diyip başlayacak kişileri de geri çekmek istemem. Yeteneğin, azmin, disiplinin varsa sonradan da başlanabilir. Alt yapıdan başlamanın avantajı; küçük yaşta kaslarını, tekniklerini hazırlıyorsun. Hepsini adım adım hazırlıyorsun.
Çocuk sporculara buradan neler söylemek istersin?
Keyiflerini çıkarsınlar isterim. Sadece spor olsun hiç istemem. Aynı yoldan geldim, küçük yaşta başladım. Disipline tabiiki ihtiyaç var fakat çok odaklandığımız zaman eğitimi kenara atabiliyoruz. Eğitim daha ön planda olmalı. Disiplinli çalıştığın sürece yapabilirsin. Ben 25 yaşındayım, 35 yaşında da iyi koşabilirsin diyorum kendime. Çünkü dünyadaki dereceleri de görüyorum 35 yaşında da çok iyi dereceler koşabiliyorlar. Onun için ilk eğitim şart.
Başarı demişken biraz da senin başarılarından bahsedelim istiyorum. Türkiye şampiyonluğu ve Balkan şampiyonluğuna sahipsin. Neler söylemek istersin?
Başarılarımın olması, mücadelem beni gururlandırıyor. Aslında çok zor. Bu kadar çalışan insan içerisinde Türkiye şampiyonu oldum. Sonra Balkan ülkelerinde şampiyon oldum. Dünyada Avrupa’da başarılar elde etmiş insanlara saygım sonsuz ama bu yola gelene kadar çok emek verdim. Ailemden, sosyal hayatımdan, her şeyden fedakarlık ettim hala fedakârlık yapmaya çalışıyorum. Antrenmanlarda neden diye soruyorum kendime ama madalyayı taktığım anda iyi ki diyorum. İnanılmaz bir duygu.
Her sporcunun hayali Tokyo Olimpiyatları’dır. Senin hedeflerin neler. Böyle bir hayalin var mı?
Her sporcunun bir hayali vardır o da olimpiyatlara gidebilmek. Bu benim de hayalim. Dış etkenler ve kendi etkenlerimden dolayı bu sene nasip olmadı. Fakat olmayacak anlamına da gelmiyor. 35 yaşında da olabilir hiç fark etmez. Bunun için çalışmaya devam edeceğim. O duyguyu tatmak inanılmaz bir duygu olacak.
Pandemi sürecinden geçiyoruz. Herkes için zorlayıcı bir süreç malum. Sporcular için ayrıca zorlu bir süreç olduğunu düşünüyorum. Sen bu süreci nasıl geçirdin?
İstanbul’da yaşıyorum pandemide İzmir’den İstanbul’a döndüm. İstanbul büyük bir şehir. Sahalar kapalıydı, girmemiz yasaktı. Sahada antrenman yapamadım ama evde devam ettim. Fakat bu antrenmanlar benim yarışmaya hazırlanabileceğim şekilde değildi. Başka illerde sahalar açıktı, ulaşım konusunda daha rahatlardı.
Şu an da antrenmanlar nasıl geçiyor?
İstanbul’da 3’ncü senem. Mezun olduktan sonra bu işi yapmaya karar verdim. Kendimi bir yere koymam gerekiyordu. Sporda kendini garantiye alamıyorsun. Çünkü en küçük sakatlanmada maalesef kimse senin arkanda durmuyor. Kendimi bu şekilde bakmaya yönlendirdim mecburen. İş hayatımı oturttum, pilates eğitimleri aldım, ders vermeye başladım. Aynı zamanda antrenmanlara devam ettim. Disiplinli bir program varsa yapılmayacak hiçbir şey yok. İnsanların hayatına sporu katabilmek beni ekstra motive ediyor. Bu motiveyle birlikte yorulmuyorum. Çok mutluyum.
Pandemiye denk gelen bir sakatlanma süreciniz olmuş. Bu süreci nasıl geçirdiniz?
Yaklaşık altı sene önce dizimden bir ameliyat geçirdim. Kemik kistim vardı. Antrenmanlarım çok güzel gidiyordu. Tokyo Olimpiyatları için yola çıkmıştım. Pandemi sürecinde kemik kistim tekrarladı ve menisküs çıktı. Menisküs de beni çok zorlamaya başladı. O dönem de sakatlığım tekrar nüksetti ve menisküsüm yırtılmak üzereydi. Eğer yırtılsaydı ameliyat olacaktım. Tekrar ameliyat olmak istemedim o yüzden bir kenara çekilip tedavime yöneldim. Pandemiyi bu şekilde değerlendirmeye çalıştım. Zaten yarışların çoğu iptal olmuştu.
Önümüzdeki süreçte hedeflerin neler?
Hedef olmadan başarı gelmiyor. İş hayatımda da spor hayatımda da hedeflerim var. İlk hedefim sağlıklı bir şekilde yarış koşmak. Yarış programları açıklandığı zaman kendime program yaratıp bir düzen belirleyeceğim. İş hayatımda ve spor hayatımda kendimi yukarı taşımak istiyorum.
Yoğun tempoda çalışıyorsun. Çevrendeki insanların motivasyon anlamında hayatında nasıl etkisi oluyor?
Sosyal medyanın çok büyük etkisi oluyor. Takip ettiğim çok fazla türk ve yabancı var. Düzenli ve disiplinli çalışıp başarılı olan çok insan var. Bunları sosyal medyada paylaşıyorlar. En önemlisi verdiğim eğitimde geri dönüşlerini alınca, o kişinin hayatına sporu kattığımı, mutlu olduğunu görünce inanılmaz motive oluyorum. Söyledikleri ile ertesi güne hazırlanıyorum ve antrenmanlar daha iyi geçiyor. Karşımıza çıkan tüm insanlar motivasyonumuzu etkiliyor. Mutlaka hayatımızda spora dair bir şey olmalı yürüyüş, ip atlama, voleybol.. her şey olabilir. Bunun yararını ileride çok görecek ve iyi ki diyeceksiniz.