Europeworldsportr ve Hentbolhaber.net’in Yüz Yüze programı ortak yayınından sevgiler. Ben Mehmet Efe, hemen yan tarafımda Beşiktaş Hentbol Teknik Direktörü Sayın Korer Koral var. Öncelikle hoş geldiniz efendim nasılsınız?

Merhaba, çok iyiyim sizler de iyisiniz umarım. 

Teşekkür ediyoruz bizler de gayet iyiyiz. Öncelikle sizleri tanımak istiyoruz, Korer Koral kimdir?

Korer Koral hemen hemen hayatının çok büyük bir bölümünü hentbolun içinde geçirmiş bir hentbol severdir diyebilirsiniz, bir hentbolcudur diyebilirsiniz, bir antrenördür diyebilirsiniz. Hemen hemen 10-11 yaşımdan beri hentbolun içindeyim oyuncu olarak ve antrenör olarak. Birçok kulüpte, kurumda çalıştım, federasyon kurullarında çalıştım, milli takımlarda çalıştım hem A hem Genç Milli Takım antrenörlüğü yaptım.

Bunun yanı sıra profesyonel olarak 38 yaşıma kadar oynadım. Tabii başlangıcım benim Konya; Konya’da doğdum, Konya Anadolu Lisesi’nde hentbolla tanıştım. Oradaki beden eğitimi öğretmenim Ahmet Toptaş sağ olsun çok ilgiliydi. 1976’da Federe olan hentbol sporuyla bizi tanıştırdı. Ben 1978 yılında hentbola başladım. Bu süreç içerisinde başarılı oldum. Hem kişisel hem takım olarak oldukça büyük başarılarımız oldu. Daha sonra lise sona geldiğimde ise genç bir takım kadrosuna seçildim.

Ondan sonra da hemen bir sene sonra akabinde üniversiteyi kazanarak Ankara’ya geldiğimde A Milli Takım kadrosuna alındım. Türkiye’de A ve Genç Milli Takımında aynı anda oynayan çok ender sporculardan birisiyim.

Bu anlamda uzun süre, 2003 yılına kadar Milli Takımda oynadım. Bu arada bunun yanı sıra da çok sevdiğim antrenörlüğü devam ettirdim, 93 yılından beri de alt yapılarda, üst yapılarda, süper ligde, milli takımlarda antrenör olarak devam ettim. Şu anda da İşitme Engelliler Milli Takım Antrenörü olarak da görevimi sürdürmekteyim.

Beşiktaş Aygaz transfer süreciniz  nasıl başladı?

-Bu sene diğer antrenör arkadaşlarımla çalışmama kararını almış. Çalışma kararını aldıktan sonra benimle konuşmak istediler. Neler istedikleri, neler yapacakları, neler yapacağımız konusunda anlaşmaya vardıktan sonra Beşiktaş Aygaz’da çalışma kararını verdim.Ama süreçte tabii benim için şöyle bir seçme zorluğu vardı; yani yaş ilerledikçe tutuculuk artıyor biliyorsunuz, benim de yaşım az değil.Alıştığım düzen ve çevreden kopma konusunda bazı kaygılarım oldu ama Beşiktaş Aygaz İdari Yönetimi beni ikna etti, ben de ikna oldum ve heyecanlandım. Beşiktaş’la çok büyük işler yapacağımızı düşünerek bunu kabul ettim, böylece başladık.

Beşiktaş Aygaz’ın çok önemli elde ettiği başarılar var, sizin bir baş antrenör olarak hedefiniz ne olacaktır?

Şimdi Beşiktaş özellikle hentbolda büyük bir isim, zaten Beşiktaş büyük bir isim yani camia olarak büyük bir camia. Türkiye’nin en eski spor kulüplerinden birisi, Cumhuriyet öncesinde kurulmuş bir spor kulübü. Yani bu anlamda Beşiktaş hentbolda, Hentbol Federasyonu kurulduğu andan itibaren öncü olmuş, hentbol liglerinde başarılarıyla hentbol yaşamı sürdürmüş bir kulüp.

Benim buradaki amacım; Türkiye Hentbol Süper Liginde Beşiktaş’ı şampiyon yapmak değil, zaten benim koyduğum hedefler şampiyon olmadan yürüyebileceğimiz hedefler değil. Bu anlamda da zaten şampiyon olmamız gerekir diğer hedeflerimize ulaşmak için. Ya Beşiktaş için şampiyon olmak çok kolay Türkiye liglerinde.

Türkiye Şampiyonluğu?

Evet evet ama defalarca zaten Türkiye Şampiyonu olmuş bir takımın başına gidiyorum. Tekrarlayacağız o başarılar tabii ki ama benim amacım o başarıları tekrarlamak değil, daha üst hedefler. O hedeflere ulaşmak için tabii ki Türkiye Şampiyonluğu da olmak zorunda.

Gelecek sezon Spor Toto İzmir Büyükşehir Belediyespor, Ormanspor, Beykoz Belediyespor iddialı transferler yaptı, hatta yapmaya da devam ediyor. Sizce Süper Lig nasıl geçer?

Valla bu saydığınız takımlar yanı sıra bunların biraz daha altında transferlerini yapan takımlar da var, ne kadar çok takım Süper Ligde böyle yatırım yaparsa hentbol adına sevinirim ben. Tabii ki bunların hepsi bizim rakiplerimiz, Beşiktaş’ta rakiplerimiz olacak fakat biz de güzel bir takım kurduk, kurmaya da devam ediyoruz aynı onlar gibi. Biz tabii ki iddialıyız yani gelecek sene için.

İddialı olmadan zaten bir ligde oynamanın anlamı da yok. Benim kendi görüşüm açısından zaten iddialıyız, rakiplerimizi de takip ediyoruz; neler yaptıklarını, şu ana kadar yaptığı transferleri falan. Çok zorlu bir lig süreci olacağını düşünüyorum ama bizim amacımız birincilikle bitirmek, inşallah öyle olacak.

Tabii böyle de iddialı olunması daha iyi, Beşiktaş’a güçlü bir rakip.

Evet yani ben size şöyle söyleyeyim; güçlü rakiplerle oynarsanız ilerleme şansınız var. Yani sizden zayıf rakipleri 15-20 sayıyla yeneceğiniz rakiplerle oynamanın size kazandıracağı fazla bir şey yok yani mücadele etmeyi öğrenme açısından, takım halinde hareket etmeyi öğrenme açısından, uyguladığınız taktik ve teknik çalışmaların geri dönüşlerini alma açısından zayıf rakiple oynamanın çok bir kazanımı yok. Diğer rakipler bize hem eksiklerimizi hem de iyi yaptığımız şeyleri daha iyi gösterecektir. Umut ediyorum iyi bir sezon geçiririz.

Onlara da başarılar diliyorum, tabii ki onların da hedefleri bizim gibi birincilik. Her takımın öyle olmalı zaten. Onlara da başarılar diliyorum, güzel bir lig olur diye düşünüyorum.

Heyecanlı bir lig bizi bekliyor.

Aynen.

Şimdi Hocam bazı takımlar hücum yönünde ön planda oluyor, bazıları ise savunma yönünde ön planda oluyor. Sorum şu; sizin antrenör olarak temel felsefeniz nedir? Ne olacaktır?

Temel felsefe diye sorarsanız, bana sporcularım da sorarlar hocam hangisi önemli hücum mu önemli, savunma mı önemli diye. Benim onlara her zaman verdiğim cevap savunmadır. Yani savunmayı ne kadar iyi yaparsanız hücumda hata yapma yüzdenizi arttırabilirsiniz yani kapatabilirsiniz arayı. Çünkü savunmada hücumun hatalarını örtmek yani ben şöyle derim; istediğin kadar gol at iyi savunma yapmıyorsan adam senden bir fazla gol atma şansını yükseltir her zaman. Onun için özellikle kalecilerimiz ve savunmamız çok önemli.

Bunun üzerinde duracağız. Tabii ki ikisi birbirinin ayrılmaz parçası. Yani hücum önemli değil boş ver onu çalışmayalım, öyle bir şey olmaz zaten. İkisi bir bütünlük içerisinde çalışılır ama benim asıl önemsediğim, önemle üstünde durduğum savunmadır.

EHF Avrupa Kupasında mücadele edeceksiniz, bizi EHF Avrupa Kupasında nasıl bir süreç bekliyor?

Valla o süreç daha da zorlu. Zorlu olmasının sebebi yani Avrupa Kupalarında oynayan her takım için zorlu çünkü hentbol Avrupa’da doğmuş bir spor, Avrupa’da çok üst düzeyde oynanan bir spor gerçekten yani hem parasal anlamda verebileceğim örnekler, hem oyuncu sayıları açısından verebileceğim örnekler hem de kulüpler açısından verebileceğim örnekler Türkiye şartlarında dudak uçuklatabilir. Yani bu örneklerin hepsi aa gerçekten öyle mi diyebileceğiniz örnekler.

Bu anlamda Avrupa’da mücadele etmek ayrı bir süreç gerektiriyor. Yani bir anda başarılı olmayı beklemek; çok büyük bir yatırım yapmanız, belki de dönüşü olmayacak bir yatırım yapmanıza yol açabilir. Çünkü o yatırımı her sene yapmanız gerekebilir, o da çok güçlü bir mali yapı gerektirir. Bu anlamda zor. Benim hedefim süreç içerisinde Avrupa’da başarılı olabilmek.

Tabii ki asıl hedefim demin de bahsettiğim gibi Avrupa’da başarılı olacak bir takım, bunu da daha çok Türk çocuklarıyla başarma hedefindeyim. Umut ediyorum buna ulaşabilirim, Beşiktaş’ta uzun soluklu bir çalışma yapıp Avrupa Kupalarında da örnek bir Türk takımı olarak başarılı oluruz.

Bu seneki katılacağımız EHF Kupasında da olabildiğince yukarılara gitmek asıl amacımız. Burada tabi kura çekiliyor biliyorsunuz; o kura şansı var, ne bileyim ilk maçın içeride-dışarıda oynanma durumuna göre sizin sağlayacağınız avantaj, seyirci avantajı. İnşallah seyircili oynanacak seneye maçlar. Yani seyirci avantajı, ilk maçı orada güzel oynama, yani bunların hepsi birer faktör ileriye gidebilmeniz için. Ben öncelikle iyi bir kura çekilirse, iyi bir başlangıç yaparsak, takım havaya girerse iyi bir yere gelebileceğimizi düşünüyorum bu sene için. Daha sonraki hedeflerimiz daha yüksek kupalarda.

Türk Hentbolu adına bir kupa kazanmak çok önemli. Bu sezon başında favori olmayan Yunan takımı AEK, EHF Avrupa Kupasını müzesine götürdü. Türkiye geçmiş tecrübelerine bakıldığında Beşiktaş bu başarıya en yakın takım hocam. Beşiktaş ve EHF Avrupa Kupası için neden olmasın diyebilir miyiz? Düşünceleriniz nelerdir?

Daha önce de söyledim yani EHF Kupasında başarılı olmak zaten amacımız süreç içerisinde. Birden bire olacak bir iş de değil, uzun soluklu, 2-3 sene süren bir çalışma oluşturulacak kadro üzerine başarılı olma şansınız var. Sporda AEK’nın yaptığını başarma şansınız her zaman var. Yani sporun güzelliği orada, sürpriz sonuçlar izlenme oranını çekici hale getirecektir sporu.

Daha fazla seyirci izleyecektir, bu her zaman sporda var. Biz de böyle bir şeyi yapabilir miyiz? Evet yapabiliriz. Ama bir süreç içerisinde ilerlemek gerekir yani AEK da öyle yaptı aslında, bu sene favori değildi ama daha önceden yabancı bir antrenör aldı, çeşitli transferler yaptı, hazırlığını yaptı yani öyle yola çıktı ve favori olmamasına rağmen başarılı oldu. Bu her zaman sporun içinde görülebilecek bir şey. Ben şöyle düşünüyorum; biz inşallah favori olduğumuzu gösteririz, ondan sonra favoriyken şampiyon oluruz.

Sizin farkınızla bence bir tık daha heyecanlı olacaktır.

Yani bu Türkiye Liginde başarıları var Beşiktaş’ın. Şampiyonlar Liginde oynadı hep burada Türkiye Liginde oynadığı için. Tabii orada çok daha üst bir düzey yani EHF Kupasının bir üstü Şampiyonlar Ligi. Orada gruptan çıkmak ilk öncelikli hedeftir, daha sonra eleme maçlarında 2 kere, 3 kere kazandığınızda zaten finale kadar gideceksiniz, son 4’lüye kalacaksınız. Bunu da süreç içerisinde başarabilecek güce, kulüp yapısına ve profesyonel yapıya Beşiktaş sahip. Yani ben oraları da düşünüyorum ama birden bire, hani bugün başladık yarın olacak gibi bir şey söylemek biraz da gerçek dışı olur. O anlamda daha gerçekçi hareket edeceğiz inşallah.

Bir başka baş antrenör oturuyor şu an karşımızda; huylarınızı, eğitimlerinizi, disiplininizi, başarmaktan bahsediyoruz şimdiye kadar, şunu sormak istiyorum size; sizin için Korer Koral için başarı ne demek?

Başarı her yaptığınız işte yani biz spor yapıyoruz, her maçta bir adım ileriye gidebildiğini hissetmektir. Yani bu kazandığın maç olur, kaybettiğin maç olur fark etmez. Yani her maçı kazanmak için çıkmak seni bir basamak yukarı çıkarır. Skor olarak 1 sayıyla, 3 sayıyla, 5 sayıyla yenilmiş olabilirsin ama bireysel olarak ve takım olarak kazanmak için oynadığın her an bir basamak yukarı çıkarsın, her maç seni bir basamak yukarı çıkarır.

Yani o takımla oynadığınızda o maçı kaybetmiş olabilirsiniz ama kazanmak için oynadığınızda diğer maçta o takımı yenme ihtimaliniz çok daha fazla olacaktır. Yani aslında kazanmak skor olarak kazanmak değildir, hayatın her anında bireysel olarak bir şeyler kazanmaya çalışmak için mücadele etmektir. Mücadele ettiğinizde o basamakları çıkarsınız, bu her iş için geçerli sadece spor için de geçerli değil.

Yani kazanmak için mücadele ettiğinizde kazanırsınız, ben oyuncuyken de antrenörken de hep buna inandım, hep sporcularıma bunu söyledim, kendime bunu telkin ettim, takımda oynarken arkadaşlarıma bunu söyledim. Yani her zaman kazanmak için sahaya çıkarız, sonuç kötü olsa da kazanmış olarak bitiririz.

İşte Korer Koral farkı.

Çok teşekkür ederim sağ olun.

Bizi ve ekibimizi burada ağırladınız, bu sohbet tadında röportajı bizlerle gerçekleştirdiniz. Bir kez daha sizlere çok teşekkür ediyorum.

Ben de sizlere çok teşekkür ediyorum.

Son olarak hentbol severlere neler söylemek istersiniz diyeceğim ama ondan önce bir sorum daha olsun sizlere. Ben az çok sorunun cevabını biliyor gibiyim ama yine de sizlere sormak istiyorum. Sert bir antrenör müsünüz?

Yani bu soru çok soruluyor. Yani beni tabii tanıyan öğrencilerim, sporcularım nasıl bir karaktere sahip olduğumu biliyorlar.

Benim sertliğim sahanın içindeki bir sertliktir, sahanın dışında da davranışsal bir arıza olmadığı sürece, davranışsal bir bozukluk görmediğim sürece sert bir tavrım olmaz ama sahanın içinde, antrenmanda, deplasmana giderken, gelirken disiplinli miyimdir? Evet. Disiplin olmadan hiçbir şekilde özellikle takım sporlarında, her spor için geçerli bu; ilerleme ve başarı olmaz. Bu demin de bahsettiğim gibi sizin işiniz için de geçerli disiplin, benim işim için de geçerli. Benim taviz vermediğim tek şey antrenmanda çalışmaktan vazgeçmektir, sahada mücadele etmekten vazgeçmektir. Ona tahammülüm yok.

Yani tahammül edemediğim tek şey ben bunu açıkça sporcularıma söylerim; ya isterseniz sayılarca farkla geride olun o mücadeleyi bırakmayacaksınız derim. Bırakırsanız gerçekten çok sinirlenirim. Ya o anki tepkilerim bazen kontrolsüz olabiliyor ama genelde çok sabırlı, anlayışlı, karşıdakini anlayabilen bir insan olduğumu düşünürüm. Tabii karşıdaki ne düşünür onu bilmiyorum.

Çok teşekkür ediyorum. Son sözleriniz neler olur?

Büyük bir camiaya antrenör olarak gidiyorum. Beşiktaş hem ismi olan hem yaptıklarıyla büyük olduğunu gösteren bir kulüp. Ona yakışır bir şekilde bir hentbol takımı oluşturacağız. Hem Avrupa’da hem Türkiye’de çok iyi bir şekilde Beşiktaş’ı temsil edeceğiz. Bu anlamda beni tercih ettikleri için hem Beşiktaş Yöneticilerine, İdaresine; bireysel olarak benimle beraber antrenman yapmayı kabul eden transfer olan sporcularıma teşekkür ediyorum. Bu arada inşallah seyircili olur maçlarımız, bütün Beşiktaş taraftarını da bizi desteklemeye salon tribünlerine bekliyorum.

Çok teşekkür ediyorum.

Sağ olun.

RÖPORTAJ :MEHMET EFE DİNÇ

KONUK : KORER KORAL

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz